Çoğu kişi burasını sadece bir okuldan ibaret zanneder. Bulanık gözler; büyük bir arazi, binalar ve birkaç ağaç görürken ancak canlı zihinler gerçeği görür. Burası sıradan bir okul değildir. Ama onlar bunu asla anlamayacak. Ancak artık senin bir şansın var.
135 bine yakın mezun vermiş bu ihtiyar, sıkışan çarklara, kırılan dişlilere rağmen bir insan kadar gerçek ve bir makine kadar dinamik. Fotoğraflar olabildiğince sarı, hatıralar bir o kadar soğuk ve hisli. Sen bu koca dünyaya ne diyorsun bilmiyorum ama ben buraya ODTÜTOPYA diyorum. Senin ve binlercesinin gezegeni…
Buraya girdiğin andan itibaren kendini farklı bir Sen’e hazırlarsın. Burada geçirdiğin her saniye seni daha da olgunlaştırır ya da çocuklaştırır. Bazen kendini tanıyamazsın, bazen çevrendeki herkes yabancı oluverir. Farklı dünyaların Don Kişot’ları sarar etrafını. Hayatının kaybolan puzzle parçalarını daha önce hiç tanımadığın birinin kelimeleri arasında bulursun. Keşfetmek! Her şeyi yeniden, daha anlamlısını. İhtimaller, insanları ve fikirleri birbirine yaklaştıran. İhtimaller, yeni bir dünyayı sana kurduracak. Henüz bunun farkına varmadın mı?
Sana kütüphanenin kırmızı koltuklarını, dünyanın en saygın otostop kuyruklarını anlatacaklar. Tüm ihtişamıyla Devrim’in açık hava sinemalarını patlamış mısır eşliğinde izleyebilmek için hayatının en uzun kuyruklarında bekleyişlerinden bahsedecekler. Gece yurda nasıl girdiklerini karnına ağrılar gire gire anlatacaklar, evet. Sana bunları buranın mükemmel bir yer olduğu için anlatmıyorlar, değil de. Bu hikâyeyi biraz olsun güzelleştirmek için kaç kahraman yer aldı bilinmez.
Ne yapabilirim? Daha iyiye kavuşabilmek için, “Ne yapabiliriz?”’i dert edinmek. Bir sorumluluk hissi tüm ülkeme ve bu ülkenin al yanaklı çocuklarına karşı. Ne kadar kötülük olursa olsun ne kadar haksızlık yapılırsa yapılsın küsmemek. Sırt çevirmemek. Zor evet, ama mücadele bizim ruhumuzda var, kanımızda.
Orta Doğu’da bir üniversite. Çoğu kişi burasını sadece bir okuldan ibaret zanneder. Ancak artık senin bir şansın var. Aramıza hoş geldin Hocam…
Yazan: Mehmet Ali Gürpınar
